Yazıyı Facebook'ta Paylaş

Ani Katedrali

Posted on by Web Sehir


Tarihçe
"Ermeni devrinin 450nci yılında (1001)... Tanrı ve Ermenilerin ruhani lideri Katolikos tarafından onurlandırılmış Sarkis ve Ermeni ve Gürcüler şahenşahı Gagik'in şanlı hükümdarlığı zamanında, ben, Siunik Kralı Vasak'ın kızı, Ermeniler Kraliçesi Katranide, kendimi Tanrı'nın lutfuna emanet ederek zevcim Gagik şahenşahın emri üzerine, Ulu Smbat'ın temelini attığı bu kutsal katedrali inşa ettirdim..."
- Katedralin güney yüzündeki yirmi
bir satırlık yazıdan alıntı
Şehrin güney kenarında, heybetli Katedral durur. Bu, Ani'deki en büyük ve en önemli yapıdır, hatta ve hatta evrensel değere sahiptir.

Çeşitli tarihi kaynak ve yazılara göre, Katedral'in inşaatı 989 yılında Kral II. Smbat (977-989) döneminde başlamıştır ve bir duraklamadan sonra Smbat'ın ardılı Kral Gagik Bagratid'in eşi Kraliçe Katranide'nin emri üzerine 1001 yılında (veya yazının okunuşuna göre 1010 yılında) tamamlanmıştır. Katedral, Ortaçağ Ermenistanı'nın en ünlü mimarlarından Trdat'ın eseridir.

1064 yılı kuşatması sırasında Katedral'in sembolik önemi varmış. Galip Türkler şehri yağmalarken, biri katedralin tepesine çıkıp kubbenin üzerindeki haçı çıkarmıştır. (Haçın, daha sonra, herkesin zerine basabilmesi için bir caminin eşiğine konduğu söylenir.) Katedral, camiye dönüştürülmüş ve ona Fethiye Camii adı verilmiştir.

Mimari
Çoğu Ermeni yapısı gibi, bu katedral de tamamıyla taştan yapılmıştır, yani beton kaba yapının üzeri, işçiliği gelişmiş taşçılıkla, çok renkli taşla örtülmüştür. Planı, kubbeli bazilika biçimindedir. Bu, Ermenistan'da 17nci yüzyıldan beri gözlenmiş bir kalıptır, ancak Trdat'ın tasarımı, bu eski biçimi yeni incelik ve yaratıcılık boyutlarına götürür.
Dışı
Yapının, kubbesini depremde yitirmesi, ona ilk haline özgü olmayan bir kübik şekil vermiştir. Kubbenin 1319 depreminde çöktüğünün ve alnın geriye kalan kısmının 1832'de başka bir depremde yıkıldığı söylenir. Kuzeybatı köşesindeki yarık, aynı zamanda güneybatı köşesinde de bir ciddi çatlak bırakan 1988 depremi sonucu meydana gelmiştir. 1998'e doğru, çatının parçaları düşmeye başlamıştır. 2000 ve 2001 yıllarında Katedralin karşısında kalan taş ocaklarındaki patlatmalar da ilaveten hasar meydana getirmiştir: güneybatı köşedeki çatlak derinleşmiş ve kayda değer oranda genişlemiş, batı cephesi ise dışa doğru esnemeye başlamıştır. Artık, batı cephesinin tamamen çökme tehlikesi söz konusudur.
Zarif kolonlar üzerine oturtulmuş, aralarına oymalı-kabartmalı çerçeveli ince uzun pencerelerin konduğu süslü kör kemer dizisi, yapının dışının tamamını kaplar. Kilisenin her kanadının tepeliğinin altında da küçük mazgal pencere vardır.

Sırasıyla, patrik, kral, ve halkın kullanımı için olan kuzey, güney ve batı giriş kapıları vardır. Her kapının önünde ise muhtemelen bağımsız sütunlar üzerine kurulmuş sayvan, şimdi ise hemen hemen tamamen mahvedilmiş birer tonozlu sundurma varmış.

Kuzey, güney ve batı cephelerindeki özgün üçgen nişler, pencerelerin konumları ile birlikte, kanatların ve apsisin içerideki mahallini belirtir. Bu nişler aynı zamanda cephelerin düz yüzeyini bozar ve aslında epey ince olan duvarlara artırılmış yükseklik ve sağlamlık izlenimi verir. Nişler yapısal olarak yayvan payanda görevini de yerine getirir. Batı cephesinde niş yoktur çünkü içerideki kemerli tonozun tazyikine karşı koyabilmek için duvar kalınlığına ihtiyaç vardır.



1124'te Hristiyan kullanımına geri verilmiştir ve kitabeler, 13üncü yüzyılın başlarında onarımdan bahseder. 1319 yılının yıkıcı depremi kubbeyi yıkmıştır ve bu da belki binanın dini amaçlı kullanımına son getirmiştir.



İç Kısım
Katedralin içi yüksek ve epey karanlıktır, hatta ve hatta merkezi kubbenin sağlam olduğunda daha da karanlık olmalıydı. Bu, bir kusur değil, kasıttır.

Apsis ve yan odacıkların, iç hacmin yaklaşık dörtte birini oluşturmasından dolayı, kubbenin doğusundaki tonozlar, batısındakilerden bir hayli kısadır. Dikdörtgen sahının dört masif demet payandaları, çatıyı berkiten kubbeyi de kemerleri de destekler. Doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerindeki beşik tonozlar, neredeyse alnın dibi kadar yüksekliktedir ve dışta, kesişen eğik çatılarla gösterilmiştir.

Geniş apsis, doğu çatısının altında yerleşiktir ve dış cephede, sadece iki derin niş arasındaki pencere ile belirtilmiştir. Apsisteki "chancel" (kilisede mihrabın yanında din adamlarına ayrılmış bölge: kutak), zeminden yüksektir ve oturak barındıran on adet yarım daire nişi vardır. Üst katlarının, kutaktaki dar merdivenlerden ulaşılan iki katlı odacıklarla iki taraftan çevrilmiştir.

Yapının İncelemesi
Bazilika planına sahip olmasına rağmen, tasarımda, uzunlamasına az vurgu görülmektedir. Yapının uzunluğu, en ve boyuna göreceli olarak kısadır ve dikey oranlar, demet payanda ve pilastroların kullanımıyla vurgulanır. Bunlar, orta kolon etrafında kümelenmiş kare ve yarım daire pilastro şeklindedir. Bununla oluşan birçok kaburga, yükselerek çatı ve kubbeyi berkiten kemerlerle bütünleşir.

Bununla birlikte, sivri kemerlerin kullanımı, bu binanın yapımından birkaç yüzyıl sonraki Got mimarisinde görülen kuvvetli dikeyliğin benzeri bir izlenim verir, ancak Ermeni mimarisiyle Batı Avrupa'daki Got stilinin gelişimi arasında bağlantı kuracak delil yoktur.

İç Ayrıntılar
Apsiste, Türkler tarafından uygulanmış badananın altında, Tanrı'yı tahtında oturur vaziyette gösteren resmin izleri görülür. Bu katedralden yenidir ve belki de 13üncü yüzyıl onarımındandır. Sütun başlıkları da basit geometrik bezemelerin izlerini korur.


İçerideki taş işindeki boşluklar, belki de, yapının camiye dönüştürüldüğü dönemde veyahut daha sonraki define avcıları tarafından sökülen khatchkarların yerini belirtir. Son zamanlarda Ermeni kitabeleri mahsustan, taşa uyacak türde boyayla kapanmıştır. Kuş pislikleriyle birlikte bu, içerinin ince taş işçiliğini tahrif eder.

Duvarın, yere yakın olduğu yerde kesme taşının yok olmuş olmasına karşın, duvarların altından taş yer döşemesinin geçtiği ve binanın tasarımının basitleştirilmiş taslağının bu döşemeye oyulduğu görülmektedir. Belki de katedralin bütün planı, eski Yunan tapınaklarında da olduğu gibi, duvarlar inşa edilmeden önce zemine oyulmuştur.

13üncü yüzyıl Onarımı?
Kimisi, Katedral'in görünümünün, 13üncü yüzyılın başlarında yeniden inşa etme derecesinde bir geniş çaplı onarımdan kaynaklandığını savunur.

Bu varsayımı ilk, binanın, 10uncu yüzyıla ait olması için çok gelişmiş olduğunu düşünen Nikoli Marr ileri sürmüştür. Kendisi, 13üncü yüzyıla ait birçok kitabenin varlığını da, bunların, eskilerinin 13üncü yüzyıl yapımlı taklitleri olduğundan yola çıkarak açıklamaya çalışmıştır! Bu varsayım güvenilir değildir; onu destekleyecek yapısal delil yoktur ve dış cephenin ayrıntıları (kemerler, pencereler, nişler ve benzerinin konumları), başka bir döneme ait olabilmek için iç unsurlarla fazlaca bütünleşmiştir.



ani harabeleri kars ani müzesi Ani Katedrali tarihi ani harabeleri hakkında bilgi karscom Ani Katedrali tarihi karscom kars ani harabesi

Özel Arama

Yorum Yaz