Yazıyı Facebook'ta Paylaş

Her şeyi ile Sarıkamış karscom

Posted on by Web Sehir




İsminin nereden geldiği:
1. rivayete göre: Çerkez Beylerinden biri bu topraklara biraz yiyecek ve bir sarığa aldıpından buranın adı SARIĞALMIŞ olarak söylenmiş bilahare Sarıçam Ormanlarına nazire SARIKAMIŞ denmiş
2. rivayete göre: Hazar denizi ile Aral gölü arasındaki Sarıkamış çukuru bölgesinden bir Türk boyunun yukarı Sarıkamış köyüne yerleşmesinden kaynaklanmaktadır.

Tarihçesi:
Horasan'da kurulan Selçuklu-Türk İmparatorluğunun İslam tefekkürünü dünyaya yayma, Selçuklu nizam medeniyetini, Türk hakimiyetini Orta Asya'dan Ege sahillerine, Kafkas sahillerine, Kafkas'lardan Yemen'e kadar olan bölgelerde kurma ve yaşatma amacıyla 16 Ağustos 1064 tarihinde Alparslan'ın ordularıyla Bzans Kalesi Ani şehrini, Kars kalesini, Allahü Ekber ve Soğanlı Dağlarını istila etmesiyle Sarıkamış'ta bir Türk vatanı olmuştur.
Bu mesut tarihi olaydan sonra, yüz yıllar boyunca hudut boylarını teşkil eden bölge Türk-Rus mücadelesine daimi bir sahne olmuştur. Özellikle XIX. XX. asırlarda kanlı olaylar, karanlık ve acı günler yaşamış haksız emellere kurban, hayasız istilalara meydan, pis ayaklara barınak olmuştur.
1877-1878 Yıllarında tamamen istilacı amaçlarla PANİSLAVİZM fikrini tahakkuk ettirmek üzere Ruslar memleketimize saldırmışlardır. Büyük Kumandan Gazi Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki Türk ordusu karşısında çok feci bir hezimete uğrayan Rus orduları, Osmanlı Devletinin Gerileme devrine ait acziyet içinde diğer cephelerde talihsiz bir yenilgiye uğranılması yüzünden Doğu cephesi de düşmüştür. 3 Mart 1878 de AYASTAFANOS, 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlaşmaları imzalanarak Kars, Batum ve Ardahan harp tazminatı olarak Ruslara bırakılmıştır.. Bu hal tam 40 yıllık simsiyah günleri içine alır.
Bu bitmez tükenmez acı günlerde Sarıkamış yöresindeki halk çektiği ızdırapları yanık türkülerde dile getirmişlerdir.
Kırk senelik kara günler sürüp giderken, 1 Kasım 1914 tarihinde iğrenç amellerinin dinmeyen hırsı içinde Rus orduları yeniden Sarıkamış'dan Pasinlere doğru Anadolu'yu istila etmek üzere taarruza geçmiştir. 6 gün süren Köprü Köy muharebelerinde ağır bir darbe yiyen Rus orduları sendeliyerek Sarıkamış'a kadar kaçmışlardır. Sarıkamış'ta yenilen Ordularının moralini yükseltmek ve yeni taarruz hazırlıklakrına girişmek üzere Çar Nikola ikinci karargah kurmuştur. Bu sırada Sarıkamış, Selim ve Kars arasında toplanan Rus ordularını imha planıyla Enver Paşa komutasında meşhur Sarıkamış Harekatı başlamıştır. Ağır kış şartları nedeniyle tabiatla düşmanlardan daha çok mücadele mecburiyetinde kalan ordumuz yenilgiye uğramış ve Türklüğün lehine felaketle neticelenmiştir. Bu sonuç tarihe korkunç bir facia ve acı bir hatıra olarak geçmiştir.
Böylece kara günler daha da çok kararak devam etmiştir. 1917 tarihinde Rusya'da Komünist İhtilal baş göstermiştir. O kendi iç çekişmesinin yaratıığı çukura düşmeye başlarken, derlenip toparlanmasını beceren Türk ordusunu halk ile birlikte Rusları sıkıştırmış ve Rus orduları köyleri, kentleri ateşe vererek halka büyük eziyetler ederek Anadolu hudutlarını terke mecbur kalmıştır.
3 Mart 1918'de yapılan BRESLİTOVSK barışı ile harp tazminatı olarak verilmiş bulunan Batum, Kars ve Ardahan hakiki sahiplerine iade edilmiştir.
Bundan sonrada Ruslar rahat durmamış, sıcak denizlere açılma politikasını bir başka şekilde yürütmek amacıyla terke mecbur kaldıkları Türk topraklarında Ermeni ve Taşnakları teşvik ederek doğuda bir Ermenistan devleti kurdurma vaadiyle Türklerin üzerine saldırmışlardır. Ermeni ve Taşnaklar yer yer isyanlar çıkararak Rusya'dan gördüğü destekle Türk katliamına girişmişlerdir.
5 Nisan 1918 tarihinde ermenileri Sarıkamış'tan kovarak zaferle neticelenen KAZIM KARABEKİR PAŞA harekatı başlamış Dağıstan, Azerbaycan'a kadar geniş bir saha ele geçirilmiş ve buralarda yerli Milli Türk hakimiyetleri kurulmuştur.
Ne yazık ki, diğer cephelerde yenilgiye uğranılması yüzünden 30 Ekim 1918'de Mondros mütarekesi imzanlanmış Kars, Ardahan ve Batum'da bırakılarak 1914 deki hudutların gerisine çekilmek zarureti doğmuştur.
Bu elim sonuç karşısında sessizce durulamaz ve bu kötü kadere boyun eğilemezdi. Türk milleti hiçbir yerden emir almadan kendi başının çaresine bakmaya ve yer yer teşkilatlanarak mahalli kurtuluş çerelerine girmiştir. Kars'ta kurulan milli şuraya Sarıkamış'ta gönülden bağlanmış ve desteklemiştir. Kuruluşa üç evladını üye vermiş, teşkilatın emrine bütün evlatlarını vatan müdafası için adamıştır.

Türk milletinin karakterini ve vatan için canını fedaya hazır olduğunu en iyi şekilde bilen ve değerlendiren Mustafa Kemal Paşa önderliğinde tüm Anadolu'da milli mücadele başlatılmıştır. Bu mücadelenin Doğu Anadolu'da başlatılması engin bir askeri dehanın verdiği son derece isabetli kararların sonucudur. Kazım KARABEKİR paşa kumandasındaki 15.Kolordu harekete geçerek Doğu'yu düşman istilasından temizlemeye azmetmiş bir bölgenin maddi ve manevi gücüne dayanılarak kısa zamanda hedefine vararak 29 Eylül 1920 'de Sarıkamış'ı anavatana ilhak etmiştir.Sarıkamış halkı büyük kumandan Kazım KARABEKİR Paşa'nın yönetiminde, Batum' a sevk edilen Türk silahlarının kama ve mekanizmalarını taşıyan trenleri İngilizlerin elinden zorlu bir mücadele ile Taşkesen boğazında geriye çevirmiş, kurtarılan bu malzemeler Anadolu'ya iade edilerek İstiklal Harbi'nin kazanılmasında önemli bir rol oynamıştır.

Sarıkamış'ın Coğrafi Durumu:
Doğu Anadolu bölgesinin Erzurum-Kars bölümünde Kars iline bağlı şirin bir ilçemizdir. Topraklarını Doğu'da Kars'ın Kağızman, Güneyde Ağrı'nın Eleşkirt, Güneybatısında Erzurum'un Horasan, batıda aynı ilin Narman, Kuzey-batı da Şenkaya, Kuzeyde Kars'ın Selim, Kuzey-doğu da aynı ilin merkez ilçeleri çevirir. Karakurt ve Karaurgan adlarında iki bucağı, 61 köyü ve mahalleleri vardır.


Yüzölçümü: 2712 Km2'dir

Nüfusu : Köyleri ile birlikte 60,000'dir. İlçe merkezi 28,000 nüfusa sahiptir.

İlçe Allah-ü Ekber Soğanlı, Çamurlu adlarındaki yüksek dağların arasında kalan yüksek yaylalar arasındadır. Dağlardan çoğunun yüksekliği 3000mt'ye yaklaşır.

Doğal bitki örtüsünün en dikkati çeken kısmı sarıçam ormanlarıdır. Sarıkamış bölgesinde başlıca piknik ve mesire yeridir. Bilhassa Soğuk su, Acı su, Şırşır ve Keklik Deresi gibi yerler halkın tatil günlerini geçirdiği güzel manzaralı temiz havası olan orman bölgeleridir. En önemli akarsu Soğanlı dağlarında akan Kars çayı ile Karakurt nahiyesinden geçen Aras nehridir.

İKLİM:
Sarıkamış ilçesinin şiddetli karasal bir iklimi vardır. Kışlar soğuk ve çok uzundur. Yazlar kısa ve serindir. En az yağışlı mevsim kış, en çok yağışlı mevsim yazdır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ:
En belirgin bitki örtüsü ilçeyi baştan başa kaplayan Sarıçam Ormanlarıdır. Bunun yanısıra 2100m ve daha yukarılarda bulunan yaylalar ve çayırlar mevcuttur.

SARIKAMIŞ ' TA SPOR:
Sarıkamış'taki spor faaliyetleri doğal olarak genelde kış sporlarına yöneliktir. Bunun yanı sıra bölgenin iklimi, hava şartları ve yüksekliği de göz önüne alındığında atletizm, güreş ve yöresel (cirit, yöresel at yarışları) sporlar da sıklıkla yapılmaktadır. Sarıkamış Türkiye spor literatürüne bir çok önemli isim katmıştır. Bunlardan en önemlisi Balkan ve Avrupa şampiyonu Mehmet YURDADÖN, ÖzcanSELÇUK, Tamer ÜSTÜNDAĞ gibi isimlerdir. Bu bölgede kayak sporu artık bir ailevi gelenek haline gelmiş ve sürekli olarak da gelişmektedir.Sarıkamış'ta bulunan kayak ihtisas kulübü tarafından yetiştirilen sporcu ve antrenörler şu anda Türkiye'nin en modern ve en uzun kayak tesislerine sahip olan Sarıkamış'ta zorluk derecelerine göre altı adet pistte Sarıkamış'lı ve dışarıdan gelen misafirleri en iyi şekilde eğitme başarısını göstermektedirler.
MAHALLİ YEMEKLER:
Kete, Tava Ketesi, Velibağ, Haşıl, Erişte, Kesme Çorbası, Hangel.


HALK OYUNLARI:
Kars oyunlarının çoğu kızlı erkekli beraber oynanır. Kıskanç, Enzeli, Terekeme, Askeran, Ceylan gibi oyunlarla, Ağır Bar, Iğdır Barı, Papurisi, Sarı Seyran vs gibi barlar erkek ve kızın beraber oynadıkları barlardır. Sadece erkeklerin oynadıkları Şeyh Şamil, Şeker Oğlan, Başaşçıları gibi oyunlarda vardır.Sadece kızlrın nanayla oynadıkları oyunun ayak figürleri oldukça basittir.
eviniz kış sporları tarihi kalıntılar ulaşım pist haritaları sarıkamış hakkında


Savaş sarıkamış harekatı



Türk askeri Sarıkamış Harekatı'nda dünyada eşine az rastlanan dram yaşadı.
Türk askeri Sarıkamış Harekatı'nda şartların tüm olumsuzluğu karşısında sergilediği üstün cesaret, sabır ve metanetle düşmanının bile takdirini kazanırken, dünyada eşine az rastlanan bir dram yaşadı.

Karlı dağlar ve aşırı soğuğa karşı tarihte eşine rastlanmayan bir mücadele ortaya koyan on binlerce Türk askeri, çetin doğa koşullarına ve tüm yokluklara karşın ''emre itaate'' asla baş kaldırmadı. Allahuekber Dağları'nı aşarken çoğu kurşun atamadan, düşmanla göğüs göğüse vuruşamadan şehit oldu. Kar altında soğuğa direnemeyen güçsüz vücutları mor renge bürünerek ''kardelen''ler gibi karlara gömüldü.

Rus harp tarihçisi N. Korsun, ''Türk taarruz planının çok cüretli olduğunu, Rusların ciddi bir tehlikeye maruz kaldığını, başta General Mieschlayewsk ve General Bergmann'ın korkuya düştüklerini, kıtalara umumi çekiliş emri verdiklerini'', ''Sarıkamış Operasyonu'' adlı kitabında yer verirken, bazı komutanların anılarında Türk askerinin nasıl bir yoklukla karşı karşıya olduğu anlatılıyor.

29. FIRKA KOMUTANI MİRALAY ARİF BEY

Yazar Ziya Nur Aksun'un ''Enver Paşa ve Sarıkamış Harekatı'' adlı eserinde ise 29. Fırka Kumandanı Miralay Arif Bey'in ordunun durumunu şöyle anlattığı belirtiliyor:

''Gıdasızlıktan vücudun harareti kaybolmakta ve donma vakaları artmaktaydı. Hayatta kalanların yüz, el ve ayakları donarak hayaletler gibi, serseri dolaşmaktaydı. Hayvanlar ise çam yapraklarını yemediklerinden karı eşeleyerek bulabildikleri ot saplarını, bazen de birbirlerinin semerlerini, kuyruklarını ve yelelerini kemirmekteydiler. Muhabere meydanının hiç bir yerinden akarsu yoktur. Su ihtiyacı, karları ısıtılarak ve çay yapılarak giderilebiliyor veyahut ağızda kar eritiliyordu. Karavanalarda ısıtılarak eritilen kar suyunu ise hayvanlar bile içmiyordu...''

KÖPRÜLÜLÜ ŞERİF

Sami Önal tarafından yayına hazırlanan Emekli Kurmay Yarbay Köprülülü Şerif'in (İlden) ''1. Dünya Savaşı Başlangıcında 3. Ordu Sarıkamış Kuşatma Manevrası ve Meydan Savaşı'' adlı eserinde, Sarıkamış Harekatı ile ilgili önemli bilgiler bulunmakta.

Köprülülü Şerif'in esirinin son kısmındaki şu ifadeler dikkat çekiyor: ''Tarihlere ant olsun ki Türk Ordusu bilgisiz ve deli komutanının hırsıyla yüksek dağlar üstünde kara kışın tepisiyle yüzyıllarının düşmanının güllesi ve kurşunuyla uğraşa cenkleşe ulusal bağımsızlık uğruna tümüyle mahvoldu da bir eri sırt çevirmedi. Sarıkamış'ta hiç panik olmamıştır.''

ENVER PAŞA'YA GÖNDERİLER RAPOR

Türk askerinin durumuna ilişkin 9. Kolordu Komutanı'nın Enver Paşa'ya gönderdiği bir raporda ise ''İleri harekattan 2 gün evvel 21 bin muharip ve sair kuvvetiyle 28 bin olan mevcudu olduğunu, Bardız'a 18 binle girdiklerini, bugün ise ancak 10 gün vakit bulsa 10 bine yükselebileceklerini, neferlerin zaaf-ı bedenle müsab, hayvanatın bitap olduğunu, 40 cebel topundan ancak 20'sinin işleyebildiğini ve 16 mitralyözden istifade edebildikleri'' ifade edilerek, ''Kolordunun kaabiliyet-i taaruziyesi kalmadığı maruzdur'' deniliyor.

Fırka Kumandanı Miralay Abdulkerim Bey ise raporunda, ''Havalar böyle giderse birlikler donarak eriyecekler. Allah orduyu İslamı her türlü afetten muhafaza buyursun'' temennisinde bulunması dikkati çekiyor.

SANCAKLARI KURTARAN ERLER

Alptekin Müderrisoğlu ise ''Sarıkamış Dramı'' adlı eserinde, harekatın son dönemlerinde Enver Paşa'nın ''Alay sancakları Erzurum'a gönderilecek'' emrinin nasıl yerine getirildiğini yer veriyor. Üç alay sancağının getirilmesi işi yaralı ve aynı zamanda hasta olan tabur komutanlarından Yüzbaşı Fazlı ve yaralı koluyla savaşamayan Teğmen Tevfik'e verildiğini anlatarak, bu subayların yanlarına, Erzurum'un Hasankale ilçesi Maslahat köyünden er Aslan ile Narman ilçesinden er Kahraman'ın görevlendirildiklerini ve erlerin sanki bu görev için isimlerine göre seçildiklerine işaret ediyor.

AYAKTA DONAN ASKERLER

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürsoy Solmaz, harekat sırasında çetin kış şartları nedeniyle birçok askerin ayakta donarak şehit olduğunu belirterek, ''O günlerden gelen anılara göre, Handere köyü yakınlarında Çambar Dağı'nda yaralı iki asker diğer askerlerden kopmuş kendi başlarına kalmışlardır. Yapacak bir şeyleri kalmayınca köye inmeye karar verirler. Hemen önlerinde bir askerin olduğunu fark eder ve ona doğru giderler ki bu asker ayakta öyle kaskatı donmuş haldedir'' diye konuştu.

ŞEHİT ERİN CEBİNDEN ÇIKAN ŞİİR

Solmaz, Sarıkamış Yağbasan köyünde şehitlerin defninde görev yapan ''Beşir Şahin'' adlı kişinin bir askerin cebinde bulduğu ve ezberlediği şiirin o günlerin zorluklarının anlatıldığını kaydetti. Şehit erin cebinden çıkan şiirin bir bölümü şöyle:

''Sen Türkleri öz bilirdin,
Düşmanlara geçit verdin,
Geçsin fakat, sen geçirdin,
Koca balkan (orman), yüce balkan
Kan içinde yaka çalkan''

28 Haziran; Avusturya veliaht prensi ve karısı öldürüldü.

27 Temmuz; Sırbistan'a resmen savaş açan Avusturya, ertesi gün Belgrad'ı bombaladı.

10 Ağustos; Alman muhripleri "Goeben" ve "Breslau" Marmara girdi. İtilaf Devletleri'nin protestosu üzerine, bu Alman muhripleri Osmanlı Devleti'ne satılmış gibi gösterildi ve "Goeben"e "Yavuz", "Breslau"ya ise "Midili" adı verildi.

29-30 Ekim; "Yavuz" Karadeniz'e geçerek Odessa ve öteki Rus limanlarını bombaladı.

1 Kasım; Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş açtılar.

5 Kasım; İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti'ne savaş açtılar.

6-7 Kasım; Enver Paşa yine büyük bir hata yapmıştı! Donanma'nın kuralları gereği askeri personel taşıyan yük gemilerine olası düşman saldırısına karşı mutlaka bir, hatta birkaç savaş gemisi eşlik ederdi. Ancak Enver Paşa'nın ani kararıyla 6 Kasım 1914'te İstanbul Boğazı'ndan demir alan bu 3 kuru yük gemisine hiçbir savaş gemisi koruma yapmıyordu. Söz konusu 3 gemi Zonguldak açıklarına geldiklerinde karşılarında dev gibi Rus savaş gemilerini buldu. Ruslar Zonguldak'taki kömür madenlerini bombalamış, üslerine dönüyorlardı. Ruslar kucaklarına düşen bu 3 yük gemisine Kandilli-Ereğli açıklarında ateş açtı. 7 Kasım 1914 sabahı saat 7.45'te 3 yük gemimiz içindeki 3 bin asker ve Sarıkamış'a götürülen malzemelerle birlikte çok kısa süre içinde denize gömüldü.

22 Aralık; Sarıkamış Harekatı başladı. 9. 10. kolordular Oltu ve Bardız yönünde ilerleyerek Ruslara büyük kayıplar verdiler.

29 Aralık; mevzii taarruz yapıyorduk. Elimize geçen beş-on neferi hücuma kaldırıyorduk. Ruslar mukavemet ediyor, top mermilerini ormanın içine savurup duruyorlardı. Bu esnada yakınımızdaki bir neferin bacağının obus parçasıyla ağır surette yaralandığını gördüm. Hava o kadar soğuktu ki hiçbir cerrahi aleti tutarak müdahale yapmak mümkün değildi. Koştum hemen sardım, nakledecek vasıtam olmadığı için neferi olduğu yerde bıraktım. Tesadüfen oradan geçen Hafız Hakkı paşaya hitaben: "Bu neferin yarası ve hali çok ağırdır, geriye gönderecek bir vasıtam yoktur, ne yapayım" dedim. Cevap olarak "Şimdi Sarıkamış'ı alırız. En yakın yer orasıdır" dedi. Görünüşe göre; -25 derecede, çaresizlik içinde olan bir hekimin, bir kolordu komutanına yaptığı konuşma, askeri teamülleri aşmaktadır, fakat ordu komutanının verdiği cevapta ise hiçbir mantık yoktur. 1914 SARIKAMIŞ DRAMI SIRASINDA ŞEHİT OLAN 165 SAĞLIK PERSONELİNİN ANISINA Prof.Dr. Bingür Sönmez

29 Aralık; Sarıkamış'a küçük bir güç girdi. Ama bu üstünlük bir iki saat sürdü. Rus Türkistan Kolordusu komutanı Yudeniç'in karşı saldırısı sonunda 9. Kolordu çekilmeye bile olanak bulamadan teslim oldu.

1915

4 Ocak; Erzincanlı Topçu Mülazım Ahmet Kahraman Sarıkamış'ta esir düştü.


5 Ocak; Enver Paşa 10. ve 11. kolordulardan arta kalan güçlerle Baldız'a çekildi. Enver Paşa durumun iyice kötüye gittiğini görünce, ‘Ben İstanbul’a dönüyorum’ diyerek cepheden ayrıldı. Bardız’dan Erzurum’a kızakla dönerken bir Rus karakol birliği ile karşılaştı. Ancak Rus askerleri karşılaştıkları kişinin Enver Paşa olduğunu farketmedi. Paşa, Erzurum’dan otomobille Refahiye - Suşehri üzerinden İstanbul’a ulaştı.

Ocak; Ziya Yergök anılarında Rusların esirlere karşı davranışların da: "Voyenni Gorodok'a ilk geldiğimiz sıralarda en soğuk mevsim olan ocak 1915'in son günleri idi. Sabahları eksi 40 derece soğukta dışarıda ayakta tutar, yoklama yapar, kimlik yazarlardı. İnce bir kaput ve bize uygun giyimlerimiz şiddetli soğukta titrememize sebep olur, burnumuzu, kulaklarımızı üşütmemek için onları ellerimizle kapatmak zorunda kalırdık. Soğuk ciğerlerimize işlediği için hastalanıp ölenler çok oldu. Birçoğumuzun basuru depreşti.
Rütbe farkı maaşta ve ikametgahta göz önüne alınır, başka hususlarda erlerle rütbeliler eşit muamele görürlerdi. Rus subay ve erlerine birazcık itiraz büyük bir hakaretle karşılık görür, dipçik ve kırbaç dayağı zerrece itiraz etmemize, soğukta çektirilen azaplara katlanmamıza sebep olurdu."

Ocak; ..."Sarıkamış'ta felakete uğrayanlarla ilk defa buralarda karşılaştık. Özellikle Erzincan'dan sonra, yollarda hasta, yaralı binlerce asker perişan, bitkin gerilere gitmeye çalışıyordu. Yol kenarlarında gördüğümüz cesetlerden üzüntü ve heyecan duymamak mümkün olmuyordu. Başıboş bırakılan bu sefil insanlarla konuştuğumuz vakit hepsi ağız birliği etmiş gibi Allahüekber dağlarından, Sarıkamış ormanlarından söz açıyorlarsa da henüz gerçeğin ne olduğunu anlayamıyorduk, daha doğrusu anlamak istemiyorduk… Faik TONGUÇ’un Birinci Dünya Savaşında Bir yedek subayın anıları

17 Şubat; İd kasabasında hastane açıldığını duydum ve yakın olduğu için gidip görmek ve arkadaşlarımla görüşmek istedim. Havanın soğuk ve her tarafın don olduğu bir günde hastanenin kapısı önünde büyük bir furgun arabası içinde birbiri üstüne yığılmış bir sürü cenaze gördüm ve şaşırdım kaldım. Hastanedeki doktorlar çaresizlik içindeydiler, her taraf buzdan taş kesildiğinden, mezar kazdırıp ölüleri (şehitleri) defnetmek mümkün olmamıştı. 1914 SARIKAMIŞ DRAMI SIRASINDA ŞEHİT OLAN 165 SAĞLIK PERSONELİNİN ANISINA Prof.Dr. Bingür Sönmez

20 Nisan; Van şehir içinde Ermeni ayaklanması.

1916

Temmuz; Rusların Gümüşhane ve Erzincan’ı işgali. Ruslarla Doğu Anadolu’da sürdürülen savaşta Ermeni çeteler Rus ordusunun yanında yer aldı ve Osmanlı yönetimine karşı silahlı ayaklanma başlattı, sivil halkı hedef alan saldırılara girişti.

1917

Şubat; ekmek kıtlığı, grevler, lokavtlar ve gösteriler herkesin Rusya'nın anarşi uçurumunun kenarında olduğunu düşünmesine yol açıyordu.


7 Ekim; Vladimir Ilyich Lenin başkanlığındaki bolşevikler, hükümeti ve meclisi lağv ettiler.

1918

12 Şubat; Doğu Anadolu’da ordunun ilerlemesi. Rusların işgal bölgelerinden çekilmeleri.

13 Şubat; Erzincan'ın kurtuluşu

3 Mart; Lenin, biraz soluk alabilmek için İtilaf devletlerinin baskısına rağmen, Almanya ile barış görüşmeleri yaptı. Bazı bolşeviklerin ve sol sosyalist devrimcilerinin muhalefetine rağmen, Baltık bölgesi, Polonya, Ukrayna ve Kafkaslar'dan çekilmeyi öngören Brest-Litovsk Antlaşmasını imzaladı.

Temmuz; Nikola ve ailesi önce Sibirya'ya sonra da Ural dağları bölgesine gönderildi. Sürekli ev hapsinde tutuluyorlardı. Tahtı bırakmasından sonra Çar hep baskı altındaydı. Ailesinin güvenliği de tehlikedeydi. 1918 Temmuzunda bir emir geldi ve Nikola ailesi ile birlikte idam edildi.

4 Temmuz; VI. Mehmet Vahdeddin tahta geçti.

6 Ekim; Ziya Yergök'ün Sibirya'daki esir kampından kaçışı: "Sabah güneşi doğmadan bir saat önce herkes uykuda iken ordugahtan dışarı çıktık. Hendeklerden, çukurlardan faydalanarak surdan uzaklaştık. Başımızda Rusların kürklü şapkası, sırtımızda sivil elbise olduğu için esir olduğumuz anlaşılmıyordu. Yalnız kollarımızda "Harp esiri" işareti kalmıştı. Bunları da Yenisey nehri kenarına geldiğimiz zaman kopardık, birer taşa bağlayarak suya attık. Bu işi daha önce yapamazdık. Çünkü ordugah yakınında bu işaret olmaksızın yakalansak cezamız iki kat olması gerekirdi. İşaretli kolla yakalanırsak sadece ordugahtan firar cezası görürdük."

30 Ekim; Mondros Mütarekesi İtilaf Devletleri'ne Boğazlar'a girme, gerekli gördükleri stratejik yerleri işgal etme, Osmanlı liman ve demiryollarını kullanma olanağını verdi. Ayrıca Osmanlı Devleti askerlerinin hepsini terhis edecek, Arabistan, Suriye ve Irak'taki birlikler de İtilaf kuvvetlerine teslim olacaktı.

2 Kasım; İttihat ve Teraki hükümetinin önde gelen adları Enver, Talat ve Cemal paşalar, bir Alman gemisiyle yurtdışına kaçtılar.

1919

6 Mayıs; Paris Barış Konferansı'nda, İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali kabul edildi.

9 Mayıs; Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu Müfettişi resmi sıfatıyla Samsun'a doğru yola çıktı.

28 Haziran; İtilaf Devletleri Almanya ile Versailles Antlaşması’nı imzaladı.

1920

23 Nisan; Mustafa Kemal TBMM olarak adlandırdığı bu meclisin üzerinde hiçbir güç tanımadığını açıklayarak meclisin yasama ve yürütme erklerini kendisin de topladığını duyurdu.

Ağustos; Sibirya'daki esir kampından 6 Ekim 1918 tarihinde kaçan 83. Alay Komutanı Ziya Yergök; Çin Türkistan'ı, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Hazar Denizi, Azerbaycan, ve Gürcistan üzerinden Trabzon'a vardı.

12/12 Eylül; Doğu Cephesi'nde Ermenilere karşı Kuvayı Milliye birlikleri taarruza geçti ve Ermeni alayı dağıldı.

12 Kasım; Kuvayı Milliye birliklerinin ileri harekatı karşısında Ermeniler Iğdır'ı boşaltarak Aras'ın kuzeyine çekildi.

1921




5 Aralık; Erzincanlı Topçu Mülazım Ahmet Kahraman Sibirya'daki esir kampından 1917-1918 yıllarında kaçtı; arkadaşları bir süre sonra vazgeçtiler, zorlu yolculuğu Türklerin yaşadığı bölgelere kadar yürüyerek yalnız sürdürdü. Doğu Türkistan,Taşkent, Semerkant, Buhara şehirlerinden geçerek Batum'dan Trabzon'a geldi, rahatsızlığı nedeniyle üç ay tebdil hava ile Erzincan'a gönderildi.

1922


4 Ağustos; Enver Paşa Tacikistan'da, Belçivan yakınlarında bir çarpışmada mitralyöz kurşunlarıyla öldürüldü ve Çeğen köyüne defnedildi.

9 Eylül; İzmir, ardından da Bursa Yunanlılardan geri alındı.

1923


24 Temmuz; Lozan antlaşması Kurtuluş Savaşı'yla savunulan sınırlar içinde Türkiye'nin bağımsızlığını onayladı.

29 Ekim; Cumhuriyetin kabulü.

Özel Arama

Yorum Yaz